10 Ocak 2011 Pazartesi

leopar desen....

Bir kadının gardrobunda olmazsa olmaz ne olmalı derseniz ilk cevabım leopar desen olur... Aksesuar olabilir, elbise olabilir, bluz olabilir, tayt olabilir; ne isterseniz o olabilir leopar desen... siyah bir bikininiz mi var , bağlayın başınıza leopar desen bir fular, yanınızdan geçerken size bakmayan tek bir kişi bile olmayacaktır...

Aniden çıkan bir parti, davet, yemek, ne olursa olsun, aniden çıkmış olması demek, hazırlanmak için çok da fazla zamanınız olmaması demektir -ki bu biz bayanlar için hiç de güzel bir haber değildir... ama yine kurtarıcımız leopar desen... siyah mini elbisenizi giyip saçlarınızı dağınık topuz yapın, kısaysa dağınık şımarık ama çekici bir model verin saçınıza, leopar desen ayakkbılarınızı da giydiniz mi, partinin göz alıcı bayanı siz olursunuz.. daha ağır bir yemek mi.. ona da hazırız, o zaman aynı elbisenin üstüne leopar bir kürk ceket giyin ama sakın ayakkbılarınızı değiştirmeyi unutmayın, çünkü bu öyle garip bir desen ki, azı karar çoğu zarar cinsten... aynı günde tek parçadan fazlasını kesinlikle ama kesinlikle kullanmayın...















3 Ocak 2011 Pazartesi

Yeni bir yıla ve yeni başlangıçlara merhaba...

Yılbaşı geldi, gelecek, ne giyeceğiz, makyajımızı nasıl yapsak,
nereye gitsek vs. derken geldi geçti yılbaşı kutlamaları...
Hayatımızda iyi yada kötü hatıralar bırakarak 1 yılı daha tamamladık...
Nasıldı, nasıl olması gerekiyordu, nasıl olsa daha mutlu olurduk sorularını bir kenara bırakalım, yeni yıldan umutlarımızı paylaşalım...
Bir moda blogunda olması gereken umutlarımız tabiki yine moda üstüne olacak :)) 
Öncelikle tabi sağlık, mutluluk, AŞK, para, huzur, dostluk tabiki hepimizle olsun....

Ama şimdi bir kadının gardrobunda ve bizim
2011'de sahip olmamız gereken parçaları paylaşalım...... :)))


29 Aralık 2010 Çarşamba

bir kadın vardı çok uzaklarda.....

Neydi bizi böyle delicesine bağlayan... Zaman bir çığ gibi geçip giderken, bizi sımsıkı tutup; hayallerimizi, tutkularımızı, heveslerimizi yaşamamıza engel neydi.... Egomuz muydu... arkadaşlarımız mıydı.... ailemiz miydi yoksa her yapamaklarımıza bahane gösterdiğimiz.... kimdik biz? neydik? ne için gelmiştik ?? ne yapacaktık da yapamadık.. Belli ki takıldık kaldık bir yerlerde.. Sorsalar, tüm dünyayı kurtaracaktık hani, hani istesek yapardık...? Ne zaman unuttuk kendimize verdiğimiz bu sözleri.. Ne zaman yarım bıraktık hayallerimizi...

Ey sevgili,tek üzüntüm, beni yanlış tanıdın... Yani ben, yanlış tanıttım kendimi sana... Ben, ben değilim aslında, benim içimde ne volkanlar var, patlamak isteyip de patlayamayan... içimden çıkmak isteyip de çıkamayan bir kız var, yıllar önce prangaladığım, yüreğimde... koşup gitmek istiyor uzaklara... ama yapamaz... çünkü artık özgür bıraksam da o kızı -ki yapamam.. o da gidemez... yok cesareti... O kadar korkak.. çıplak.. ve savunmasız bir zavallı ki...

Sen beni tanımadın yabancı... ben , ben değilim... yüzyıllar geçmiş gibi yaşlı ve hiç kimsesi yokmuşcasına yapayalnız içimdeki kız... artık gidemez hiç bir yere yabancı...  rahat yum gözlerini uykuya, dinlen, gözün arkada kalmasın... o kız sana bağımlı, her zaman baktığın yerde duruyor olacak yabancı bunu bil...

kimdi o? ne için gelmişti bu dünyaya, unuttu... bir şeyler yapma çabası, aslında bundan... içinde kalan son umut çırpınışları... boğulacağını bile bile bir insanın son kez nefes almak için son bir gayret çırpınması gibi... sonucu bilsen bile, bir umut... işte o son umut belkide aldıktan sonra son nefesini, güç kazanır çıkarsın kıyıya... ama işte umut, bunu düşündüren, milyonda trilyonda bir ihtimal bile olsa, o niye ben olmayım dedirten... ama o kız biliyor çıkamayacağını... her gün son nefesini alırcasına çırpınıyor girdiği kafesten çıkmak için ama aldığı nefes ciğerlerini yakıyor... orda kalmanın daha yaşanılabilir olduğunu sanıyor zavallı... yürümemiş ki hiç... koşmamış... kısılıp kalmış oracık da... adını seslensen bakamaz, bakmaktan korkar... bitkin.. ağlayacak bile göz yaşı kalmamış, hem ağlasa ne değişecek ki... ağlasa kendini kandırır.. neye ağlıyor yapamadıklarına mı, yapsın o zaman... gidemediği yerlere mi, gitsin! kim tutuyor... sevemediklerine mi, koşsun! sarılsın!öpsün!.. ne engeli var? engeli bulsa, çözecek gücü varmı ? önemli olan bu! o engeli kaldırmak için yeterince istek varmı?

Yok!....

Çünkü, uyuştu artık... ılık suya atılmış kurbağa gibi, yumuşadı.... tüm refleksleri tamamen tükendi... boşluğa bile bakmıyor.... durup düşünmüyor ki boşluğa dalsın.... gözleri açık, olan bitene sadece bakıyor, görmüyor gerçekleri.... bi hastalık gibi vucuduna sarıp sarmalanan uyuşukluktan kaçamıyor... ne yazık... oysa ne ümitleri vardı onunda... ne hayalleri vardı... aslında belki de hiç hayal kurmamıştı... yoktu hayali.. hayali olmayan insan ne yapabilir ki? istediği bir şey yoksa, nasıl harekete geçer... niye böyleydi acaba... nerde kodlanmıştı böyle? hiç bir şey hayal etmemesi gerektiğini kim söylemişti ona... bir cümleyle tüm hayatını siyah beyaz bir görüntüye... hatta sadece siyaha ceviren kimdi? kim olduğunu bulsa ne değişirdiki... değişirmiydi hayatı? yaşamadıklarını yaşamak için zamanı varmıydı? nasır tutmuş kalbi, heveslenirmiydi korkmadan, kıpır kıpır olurmuydu ki? ümidi yoktu aslında... belkide yaşayacaklarına gücü yoktu... bidaha ne yaşayacaktı şimdi silbaştan... herşeyini tüketmişti artık... koku bile almıyordu... ne garip.. koku bile almıyordu.... yaşamın kokusu gelmiyordu burnuna... eskiden gelirdi.... çok eskiden... çocukken ve hayalleri varken... deniz o kadar güzel kokardı ki.. hele yüzüne vuran rüzgar, nasıl ürpertirdi tenini, nasıl alır götürürdü, sıkıntısını dertlerini.. tabi çok derdi varmış gibi.... ohh derdi.... ohhhhh... hayat ne güzell.... artık diyemiyor...

Gözleri gerçek, dudakları yalan söylüyor... gerçekten bakan, içindeki yalnız kadını kolaylıkla görür ama...  bakmak istemiyor.. çünkü bakarsa... o da, kendi içindeki esiri göreceğinden korkuyor.....

22 Aralık 2010 Çarşamba

21 Aralık 2010 Salı

H&M'de indirim bugün başlıyor.....




Evet yanlış duymadınız! Bugün, birazdan... saat 10:00 da İstinye Park, HM'de indirim başlayacak..

İnci Outlet


Geçen sezon İnci de beğendiğiniz ayakkabının numarası kalmamıştı, çizmenin ise istediğiniz rengini bulamamıştınız.. Evet benim de başıma geldi... Ama çaresi var.. :)

http://www.incideri.com.tr/ 'ye giriyorsunuz...

Outlet bölümünden aradığınız ve bulamadığınız ürünü buluyorsunuz, yok yine mi bulamadınız, o zaman uygun fiyat ve inci kalitesiyle başka şeyler beğenip alıyorsunuz.. işte bu kadar kolay... :)
70 Tl üzerinde kargo ücreti ödemiyorsunuz ve max7-10 gün içinde ürününüz elinizde a pardon ayağınızda oluyor :) 




Ben, dün kendime bu çizmeyi sipariş ettim.. Bu modelin en çok sevdiğim yönü, biz bayanların bize acı çektiren yüksek topuklarla dolaşmaya mecali kalmadığı günlerde, giyilebilecek rahatlıkta; derdimize deva olacak nitelikte olmaları.. Ama hepsi böyle değil tabi ürünlerin, işte size bir kaç model..
















Benden bu kadar, daha fazlası için İnci 'yi ziyaret etmeniz gerekiyor :)